Yaşlandıkça cildimiz sarkmaya başlar. Eklemlerimiz ağrır, kemiklerimiz daha kırılgan hale gelir. Cilt yapımız ve tırnaklarımız incelmeye başlar. Bunun nedenlerinden biri yaşlandıkça bedenimizde üretilen kolajen ölçüsünün azalmasıdır.
Tendonlarımızdan ve kan damarlarımıza, sindirim sistemimizden kornealarımıza kadar her şey kolajenden oluşur! Bu nedenle sıhhatimizi korumak için kolajen tüketmek hayli değerlidir.
Kemik suyu cilt, kıkırdak ve kemikte bulunan yapısal bir protein olan kolajen ile bağlıdır. Kaynatıldığında, bağ dokusundaki kolajen jelatin, glisin ve glutamin üzere sıhhati teşvik eden öteki çeşitli amino asitlere parçalanır.
Jelatin, kemik suyunda en çok bulunan proteindir. Jelatin sindirim sistemine girdikten sonra yiyeceklerin bağırsaklardan sağlıklı bir biçimde geçişini takviyeler. İnce bağırsak yalnızca besin emiliminin birincil yeri değil, tıpkı vakitte bağışıklık sistemimizin birinci savunma çizgisidir. Bağırsak bariyeri hasar görürse bağışıklık işlevini bozabilir. Kemik suyunda bulunan amino asitler esirgeyici tesir gösterebilir.
Araştırmalarda 300 ml kemik suyu tüketmenin, kolajen oluşturmak için gerekli olan öncü amino asitler glisin ve prolin’in plazma düzeylerini arttırdığı gösterilmiştir. Klinik deneylerde, kolajen destekleri insan cildindeki hidrasyonu, elastikiyeti ve kırışıklıkların görünümünü güzelleştirmiştir. Ayrıyeten menopoz sonrası bayanlarda kemik mineral yoğunluğunu da artırmıştır.
Kemik suyunda bulunan amino asit glisin, sağlıklı uyku nizamını desteklemek de dahil olmak üzere bedende birçok işleve sahiptir. Araştırmalar, diyet glisinin uyku kalitesini güzelleştirmede tesirli olduğunu kanıtladı.
