Arizona Eyalet Üniversitesi Edson Hemşirelik ve Sıhhat İnovasyonu Koleji, yaşları 18 ile 80 ortasında değişen ve yüzde 72’si bayan 991 iştirakçiden oluşan küme üzerinde uyku sistemi araştırması yaptı. Araştırma, 79 ülkede yaşayan insanlardan gelen cevaplarla çevrimiçi gerçekleşti. Araştırma sonuçlarını kıymetlendiren Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, “Koronavirüs pandemisinde ortaya çıkan uykusuzluk meseleleri daha da barizleşti. Buna koronasomnia da diyorlar. Araştırmada, uykuya dalma problemleri, uykunun bölünmesi, kabus görme, uyanma zahmetleri üzere sıkıntılar olduğu ortaya çıkmış. Bunların hepsinin bir sebebi var. Bu insanların yarısında uyku bozukluğu, uykuya dalma bozuklukları ve uyanma bozuklukları ortaya çıkmış. 3’te 2’sinden fazlasında da depresyon bulguları ortaya çıkmış” dedi.
Uykusuzluğun bir sebebi var
Pandemi öncesine nazaran uykusuzluk problemlerinin ve depresyon bulgularının artmış olduğunu belirten Dr. Onultan, “Uyku problemlerinin hepsinin bir nedeni var. Konutta kapalı kalma periyotları, iş kaybı tedirginlikleri, eskisi kadar güneş almama, bilhassa mavi ışık dediğimiz tablet, telefon ve bilgisayarla çok iç içe olmak ve bunların yatak odasında olup uyku hijyenini bozması sebep olarak gösterilebilir. Saat 9dan sonra bu tip kaynaklara maruz kaldığınız vakit melatonin denilen hormonun salınımında eza oluyor. Bu yüzden bunların hepsi uykusuzluk meseleleri içerisinde bir sebep diyebiliriz” tabirlerini kullandı.
Bayan ve gençlerde daha çok görülüyor
Uykuya dalma, uykunun bölünmesi, kabus görme üzere uyanma kahırlarının bilhassa bayanlarda ve gençlerde daha sık görüldüğünü aktaran Dr. Onultan, “Kadınlarda ve gençlerde uyku sorunlarının daha fazla olmasının sebebi gençlerin his durumlarının kolay değişiyor olmasıyla bağdaştırılabilir. Bayanlarda da hormonel değişiklikler daha fazla olduğu için daha çok depresyona yatkınlık ortaya çıkması kelam konusu diyebiliriz” tabirlerini kullandı.
Bu ikazlara dikkat
Uyku sisteminin bozulmaması ve korunması için yapılacakları sıralayan Nöroloji Uzmanı Dr. Oğuzhan Onultan, kelamlarını şöyle tamamladı:
Gündüzleri etkin olunması, yapılabiliyorsa günde en az 30 dakika spor yapılması, güneş ışığı alınması, mümkün olduğu kadar uyku hijyeni denilen yatak odasındaki mavi ışık kaynaklarının bulunmaması, televizyonun çok izlenmemesi, haberlerin çok takip edilmemesi gerekir.
